Asfalt yol kenarında olması imkansız olan görüntüleri görmek için Denizli – Uşak yolunun sağ tarafındaki ormanlık alana bakmak yeterli. Malı dağında faaliyette bulunan taş ocakları ve çimento fabrikası tozları 5 km ileriden gelip çam ağaçlarını beyaza bürümüş vaziyette. Yetkililer bir an önce önlem alır mı bilinmez. Fakat bu eşsiz doğanın kirlenmemesi için bir an önce tedbir alınmalı.

Çevre konusunda duyarsız bir toplum olursak gelecekte yaşayabileceğimiz temiz bir çevre bulamayabiliriz.
Türkiye’de çevre bilinci ilkokul yıllarında öğrenilmesi gereken bir ders olmalı. Her yaşta, her vatandaşımız çevreye karşı sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Çevre konusunda bilgi edindik mi, uyguluyor muyuz?

Kirliliğe engel olabiliyor muyuz ?

Atıklarımızı gelişi güzel her yere atıyor muyuz? Evet, bu soruları cevaplayabilmek için yol kenarları ve mesire alanlarına bakmamız yeterli. Köy yollarına varıncaya kadar şişe, naylon, çöp atıkları gibi kötü görüntülere çoğu zaman tanıklık etmişizdir.
”Geri dönüşüme katkı sağlayabiliyor muyuz?” sorusu da ayrıca bir sorunumuz. İlçelerde çöpler hiç bir ayrıştırmaya tabi tutulmadan bir dereye toplanıyor.
Bu soruların cevabını kendimize sormalıyız, sormalıyız ki çevremize karşı ödevlerimizi yerine getirdik diyebilelim.
Son yıllarda  insanoğlu vahşice doğaya bir saldırı içinde. Dağlarımız ormanlarımız yağmalanıyor. Büyük şirketler geleceği ve iklimi düşünmeden doğayı yağmalayıp duruyor.
Neredeyse her dağımız, tepemiz taş ocağı adı altında alanlar yüzünden yok ediliyor. Dağlar fütursuzca paramparça ediliyor. Resmi kurumlar çevresel etkilerini inceliyor mu bilinmez. Yoksa her şey kuralına uyduruluyor mu bilinmiyor.

Denizli’den Uşak istikametine giderken ayrıca karayolunun Çal makasına yaklaşırken, yoldan geçenlerin çam ağaçlarıyla kaplı bir ormanın beyaz tozla kaplanmış olduğu dikkatlerini çekiyor. Sanki ağaçların üzerine toz yağmış toz kaplamış  beyaza bürünmüşler. Çal ilçesine bağlı, Belevi mahallesinin Malı dağı mevkii olarak bilinen kısımda, açılan ocaklardan gelen toz ilginç görüntülere sebep oluyor. Yol kenarından geçenlerin dikkatini çektiği kadar yetkililerinde ağaçların bu hali dikkatini çekti mi bilinmiyor. Geçen yıllarda bu ormanlık alan sayesinde yapılan arıcılık, yavaş yavaş  ormanlık alanda artık yapılamaz hale geliyor. Arılar toz kaplı ağaçlardan bal elde edemez.

Doğa, her canlının hayatını devam ettirebilmesi için mükemmel bir tasarıma sahip olan insanlığın yaşam alanıdır. Ekolojik dengenin bozulması tamamen insan müdahaleleri ile olmaktadır. Bozulan ekolojik sistemde zarar görecek olan canlılar arasında kaçınılmaz olarak insanda vardır. Hava ve suyun kirlenmesi önlenemezse gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzu kaybetmiş ve sorumluluğumuzu göstermemiş oluruz. İnsan için oksijen çok önemlidir. 15 saniye beynimize oksijen gitmezse hafıza kaybı eğer dört dakika oksijen gitmezse beyin hasarı onarılamaz. Ayrıca insan sağlığı için su çok önemlidir. İnsanoğlu 3 gün susuzluğa dayanabilir. Çok nadir olarak 8-10 gün dayanabilenler olmuştur. Susuz kaldığımızda nasıl ki organlarımız iflas ediyor, doğada susuz kaldığında iflas eder. Doğamızı tahrip etmemeliyiz. Tüm canlıların hayatını korumalıyız.

Şehir içi ve şehirler arası yol kenarları naylon poşet, cam ve pet şişelerin araç camından çevreye en çok atıldığı yerlerdir. Oysa yurtdışında bu tarz davranışlara rastlayamayız ceza ve yaptırımlar hemen uygulanır. Türkiye’nin eşsiz doğasıda bu yaptırımları hak ediyor. Köy halkı, en kısa zamanda başta haberimize konu olan Malı dağı mevkiindeki ihmallerin giderilmesini, daha sonrada çevre kirliliğini önlemek adına ciddi yaptırımlar uygulanması gerektiğini söylüyor.

HABER – TÜRKALAN