Ana Sayfa Genel, Gündem 12 Ocak 2025 147 Görüntüleme

DEVLETÇİLİK CUMHURİYETİN TEMELİDİR, TÜVTÜRK DEVLETLEŞTİRİLMELİDİR!

Devletçilik yerine şirketleşme olur mu? Bu durumda devlet halka uzun ömürlü refah sağlayabilir mi? Bu konuları Atatürk en iyi şekilde değerlendirmiş, devletçilik politikasını benimsemiş ve uygulamıştır. Ekonomik bir kalkınmanın temelinde devletçilik her daim olmalı. Bir ülkenin toplumsal ihtiyaçlarını, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını sağlamak için devletçilik ilkesi gereklidir. Türk milletinin gerçeği üzerine benimsenen ve uygulanan bu ilkenin arkasında ileri görüşü fikir ve ideali ile büyük Atatürk vardır.

1922 yılında devletçiliği ilke olarak dile getiren, milli ihtiyaçların zorunlu kıldığı hallerde devleti hizmet ve vazifeye davet eden Atatürk olmuştur.

Atatürk, devletçilik anlayışına fikir ve politikalarıyla yön vermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulduğunda ekonomik bakımdan geri kalmış, sömürge görünümündeydi. Bundan süratle kurtulmak için ve Türkiye’nin ileriki dönemlerde varlığını devam ettirebilmesi için belirlediği kalkınma planının temelini devletçilik ilkesi oluşturmaktaydı. Bu plana sadık kalındı ve başarılı olundu. Türkiye’nin kalkınma politikası Atatürk döneminde en başarılı seviyelere ulaştı.

Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün ölümüne kadar mali dengenin korunması konusuna itina göstermiştir. Dış ticaret açığı olmadan enflasyona geçit verilmemiş.

Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulduğunda anadolu, baştan aşağı yakılıp yıkılmış harap edilmiş. İnsanlar savaş yorgunu, genç nüfus cephelerde şehit olmuş, manen çöküntünün yanında ekonomik çöküntünün giderilmesinde de Atatürk’ün karma ekonomi modeli başarılı olmuştur.

Atatürk’ün ekonomik modelinde devletin altyapı yatırımlarının yanında, özel sektörün giremediği sanayi alanları da müteşebbis olarak girmek suretiyle başarılmıştır.

 

ATATÜRK  DÖNEMİNDE  YAPILAN  FABRİKALAR

1. Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2. Gölcük Tersanesi (1924)
3. Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4. Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5. Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
6. Uşak Şeker Fabrikası (1926)
7. Kayseri Uçak Fabrikası (1926)
8. Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1927)
9. Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10. Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11. Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
12. Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13. Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14. İstanbul Otomobil (Ford) Montaj Fabrikası (1929’da anlaşma onaylandı)
15. Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16. Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri (1930)
17. Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931)
18. Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
19. Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
20. Konya Ereğlisi Bez Fabrikası (1934)
21. Bakırköy Bez fabrikası (1934)
22. Bursa Süt Fabrikası (1934)
23. İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 temel atma)
24. Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 temel atma)
25. Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26. Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27. İsparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28. Ankara. Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Siloları (1934 meclis onayı)
29. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935)
30. Kayseri Bez Fabrikası (1934 temel atma)
31. Nazilli Basma Fabrikası (1935 temel atma)
32. Bursa Merinos Fabrikası (1935 temel atma)
33. Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 temel atma)
34. Keçiborlu-Kükürt Fabrikası (1935)
35. Ankara Çubuk Barajı (1936)
36. Zonguldak Taş kömürü fabrikası (1936)
37. Barut. Tüfek ve Top Fabrikaları (1936)
38. Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936)
39. Malatya Sigara Fabrikası (1936)
40. Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
41. Malatya Bez Fabrikası ( 1937 temel atma)
42. İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934 temel atma)
43. Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937 temel atma)
44. Divriği Demir Ocakları (1938)
45. İzmir’de klor fabrikası (1938 temel atma)
46. Sivas Çimento Fabrikası (1938 temel atma)

Atatürk bu sanayi tesislerinin yapılması dolayısıyla ülkeyi dışa bağımlı olmaktan kurtarıp üreten Türkiye’ye dönüştürmüştür. Ekonomisi benimsediği ilkeler sayesinde yükselişe geçmiştir.

Osmanlı’dan sadece 6 fabrika kalmıştır.

Osmanlı tarım devrimini gerçekleştirememiştir. Osmanlı sanayi devrimini de hayata geçirememiştir. Osmanlı’dan Cumhuriyete ulaşan 4 fabrikanın isimleri Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez Fabrikası, Beykoz Deri Fabrikasıdır.

1915’de 282 işyerinden %85’i yabancılara aitti.

1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devletinde 10 işçiden fazla işçi çalıştıran 282 işyeri bulunuyordu.

 

24 OCAK 1980 KARARLARI İLE SERBET PİYASA EKONOMİSİ

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve satıcı arasında anlaşma ile belirlenen arz ve talebe hükümetin müdahale etmediği piyasa şeklidir. Ekonomik faaliyetin tam rekabetçi şatları içinde olması gerekirken, geldiğimiz noktada serbest piyasa ekonomisinin rekabetçi olmadığını yıllardır görüyoruz. Ülkemizde ilk özelleştirme 1980li yılların ilk yarısında zarar eden KİT’ler bahanesi adı altında Sümerbank’ın Iğdır Pamuklu Tesisi olarak kayda geçti.

Özal hükümeti ile başlayan özelleştirme son 40 yıldır tüm hızıyla yıllardır devam ediyor. Devletin elinde olan KİT’ler birer birer özelleştirme adı altında satıldı. Türkiye’de ithalat patladı cari açık her yıl milyarlarca dolar açık vermekte. Satılan onca devlete ait fabrikalar artık yabancı yatırımcıya sermaye olarak zenginin eline geçti. Yerli ve milli diyebileceğimiz bir oluşum neredeyse yok.

Atatürk’ün ekonomik modelinden vazgeçerek ülkenin zenginleşeceğini söyleyenler, bugünlerde halkın alım gücünün düştüğünü görmezden geliyorlar. Emeklisine reva gördüğü maaş sağlıklı beslenmeye mi yetecek, kiraya mı? Halk yoksullaşırken zenginleşen şirketler rekabet edip fiyatlarını düşürmek yerine ortak hareket ederek fiyat belirliyorlar.

Devlet sigorta bankacılık sektörünü özel sektöre veya yabancıya bıraktı çıktı. Elinde kalan üç banka ile piyasada olmaya çalışıyor. Geldiğimiz noktada bir otomobilin trafik sigortası indirimsiz yirmi binleri buluyor. Kamyon tır gibi araçların trafik sigorta fiyatları otuz, kırk bin liraları buluyor. Özelleştirme kimleri zengin ediyormuş bu sayede görünüyor. Özelleştirmenin serbest piyasa ekonomisinde rekabet ve ucuzluk getirmediği de görülüyor .

Türkiye’de özelleştirme işsizliğe çare oldu mu? Özelleştirme işsizliğe çare olsaydı işsizlik biterdi. Türkiye genelinde 18 yaş ve daha yukarı yaş grubundaki işsiz sayısı kasım 2024’te 3 milyon 72 bin kişi olarak açıklandı. Bu sayının daha fazlası olabilir. Bu rakamlarda özelleştirmelerin işsizliğe çare olmadığını göstermiyor mu?

 

TÜRKİYE’DE 1980’Lİ YILLARDA BAŞLAYAN ÖZELLEŞTİRME BİTMELİ, ARTIK BAZI KURUMLAR DEVLETLEŞTİRMELİ.

Fiyat artışları ve hayat pahalılığına çare olur mu bilinmez. Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin sayıca çoğalması yakın zamanda gündeme gelmişti ve bu olumlu karşılanmıştı. Zaman zaman üç harfli marketlerin ortak hareket etmeleri sonucu, fiyatlar düşmedi ve yüksek seyretti. Sabit gelirliler için marketlere gitmek zorlaşırken Tarım Kredi Kooperatif marketlerinin artması sabit gelirliler için biraz iyileşme sağladı denilebilir. Devlet süper marketçiliği gerekli gördüğü hallerde yapmalıdır.

Gelelim son yıllarda başka bir devlet kurumunun  özelleştirilmesine. Araç muayene istasyonları 20 yıl süreyle Doğuş Otomotiv, Akfen ve TÜV SÜD olarak TÜV TÜRK’e  devredilmişti.

TÜVTÜRK bazı şehirlerdeki istasyonları 2008 yılında imzalanan alt işletim sözleşmesi ile başka şirketlere devretmiştir.

08.06.1994 tarihinde TBMM’de kabul edilen 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet -Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun, 13 Haziran 1994 gün ve 21959 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak, yürürlüğe girmiştir. Yap-işlet modeli ile tüm Türkiye müşteri garantili işletmelerin devrine dönüşmüş oldu. Son açıklanan istatistiklere göre araç sayısı 30 milyonu geçmiştir.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, 2024 Ekim ayında trafiğe kayıtlı araç sayısı geçen yılın aynı dönemine göre %8,87 artarak 30 milyon 883 bin 668’e yükseldiği açıklanmıştı. Otuz milyonluk aracın yıllık muayene ücretinin 2025 yılı otomobillerde 2621 TL otobüs kamyon ve çekicilerde 3544 TL olarak belirlenmiştir.

Otuz milyonluk araç muayene sayısının her yıl artacağı da hesaba katılırsa böyle bir müşterisi olan TÜVTÜRK neden kamulaştırılmaz? Türk milleti fakirlikle mücadele ederken bu kaynakların özelleştirilmesi, yap işlet devret modelinin kimleri zenginleştirdiği açık değil mi?

TÜVTÜRK de devletleştirile bilir. Kamu hazinesine önemli bir kaynak katkı sağlayacak gelirleri açısından düşünüldüğün de devletleştirilmeli

Gelelim işsizlikle mücadeleye, hükümet resmi işsiz sayısını nasıl bitirecek? İşsizlik sebebiyle, okumuş insanlarımızın beyin göçü durmaksızın yurt dışında bir gelecek aramak için ülkeden ayrılmaya doğru gidiyor. Kamu kaynaklarının   özel şirketlere verilmesinden vazgeçilmelidir.

İMTİYAZLI ŞİRKETLER HİZMETİN YÜRÜTÜLMESİ İLE İLGİLİ ÖZEL KİŞİ TARAFINDAN KURULAN TESİSLER, SÖZLEŞME SÜRESİ BİTİMİNDE DEVLETE VEYA DEVLETCE TENSİP EDİLEN KURULUŞA DEVREDİLMEKTEDİR DENİLİYOR.

TÜVTÜRK’ de bakalım imtiyaz süresi bitiminde devlete devredilecek mi?

Önümüzdeki günlerde bazı kurumların devletleştirilmesi Türk milletince gündeme getirilecektir. Özelleştirilmenin yap işlet devret modelinin sürdürülebilir olmadığı açıkça belli olmuştur. Milli varlıkların millet adına işletilmesi tekrardan değerlendirilmelidir. Hastaneler, Altın madenleri, içilebilir su kaynakları korunup Türk milletince işletilmesi  gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

AHMET  AKBAY

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site by Uzman Tescil