Ana Sayfa Genel, Gündem, Tarım 25 Eylül 2025 93 Görüntüleme

ABD ve Çin Karşısında Türk Tarımının Mücadelesi

ABD Vergi Kararı: Türk Tarımının Son Çırpınışı

22 Eylül 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ABD menşeli pirinç (%25), tütün (%30), kuru yemiş (%10) ve meyve gibi tarım ürünlerine uygulanan ek vergiler kaldırıldı. Bu karar, Türkiye-ABD ticaretini artırma hedefiyle alınsa da, yerli tarımı uçuruma sürüklüyor. 40 yıllık tarımcı deneyimimle uyarıyorum: Bu, çiftçimizin mezarını kazmaktır!

Vergisiz ithalat, yerli çeltik üretimini %15-20 daraltacak,

Antep fıstığı ve tütün çiftçileri iflasa sürüklenecek.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Üretim Planı, bu kararla anlamsız, etkisiz ve geçersiz hale geliyor. Çiftçiler, rekabet edemeyecekleri ürünlerden vazgeçip buğday veya sebzeye yönelirken, tarımsal istihdamda %2-5 kayıp bekleniyor. İthalata bağımlılık artarken, gıda güvenliği riske girecek; kısa vadeli fiyat düşüşü, uzun vadede pahalı gıdaya dönüşecek.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın “tarım milli görevdir” söylemi, anlamsız bir söylev halini aldı. Bakanlık, ABD pirincinin pazarı ele geçirmesine seyirci kalırken, ithalat kotaları veya tohum desteği gibi adımlar atmıyor. X platformunda #TarımYıkımı etiketiyle yükselen feryatlar, bu ihaneti haykırıyor.

Bakan Yumaklı’nın liderliğinde bakanlık, milli tarımı değil, ABD çiftçisini kurtarıyor. 2026 üretim sezonu öncesi, Bakanlığın Stratejik Üretim Planı’nda acil revizyon şarttır. Yerli üretimi koruyacak ithalat kotaları ve çiftçi destekleri hayata geçirilmezse, tarım dış politika kozuna kurban edilecek!

Çin’in Tarım Atağı: Türkiye Kırsalı Tehlike Altında mı?

Türkiye’nin tarım sektörü, Çin’in artan yatırımları ve ticaret anlaşmalarıyla yeni bir sınavla karşı karşıya. 2023’te 9,1 milyar dolarlık Türkiye-Çin tarım ticareti, 2025’te daha da artacak. Çin’in fındık, kayısı, buğday, kiraz ve Antep fıstığı talebi, Karadeniz ve Güneydoğu’da üretimi hızlandırsa da, “Çin bağımlılığı” korkusu büyüyor.

2025 TÜBİTAK-NSFC protokolleri, akıllı tarım ve biyo teknolojileri vadediyor; ancak 500 milyon dolarlık lojistik yatırımları, yabancı hakimiyeti riskini artırıyor. Brezilya’da Çin’in soya ve mısır egemenliği, yerel çiftçileri zora sokarken, Türkiye’de de benzer bir senaryo endişe yaratıyor. Toprak İşçileri Hareketi’nin Brezilya’daki tepkileri, Türkiye’de de yankı bulabilir.

Ülkemiz çiftçisi, yüksek maliyetler ve destek eksikliğiyle boğuşurken, Çin’in “kazan-kazan” söylemi inandırıcı değil. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın şeffaflıktan uzak politikaları, ulusal egemenlik tartışmalarını alevlendiriyor. Bakan Yumaklı, Çin anlaşmalarını “karşılıklı fayda” diye savunurken, yerli üretimi koruma iradesi gösteremiyor. Akıllı tarım teknolojileri fırsat sunsa da, ulusal kaynakların korunması için dengeli regülasyon şart. Aksi takdirde, Türkiye’nin tarımsal bağımsızlığı, Çin’in küresel tarım stratejisine teslim olabilir.

Sonuç olarak, ABD ve Çin’in tarım hamleleri, Türk çiftçisini iki ateş arasında bırakıyor. Bakanlık, ithalat baskısına karşı kotalar, sübvansiyonlar ve tohum desteği gibi adımlar atmazsa, 2026 üretim sezonu kaosa sürüklenecek.

Bakan Yumaklı’nın liderliği, milli tarımı korumak yerine küresel güçlere pazar açıyor.

Çiftçimizin geleceği için acil ve şeffaf politikalar şart!

Tarımdan Haber

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site by Uzman Tescil