Denizli Baklan Boğaziçi Mahallesi halkı, yüz yıllardır süre gelen yardımlaşma kültürünü en canlı şekilde yaşatıyor. Tarihi caminin yanındaki yeni cami bildiğiniz, gördüğünüz camilerden çok farklı. Yirmi yılı aşkın süredir köy halkı caminin zemin katını işyeri yapmak yerine, halkın hizmet alacağı bir alana dönüştürmüştür. Bu nedenle camii bir örnek teşkil etmektedir.
Boğaziçi caminin yapılma hikayesi de ilginçtir. Tarihi Türkmen caminin hemen yanına inşa edilen cami, 1970’li yıllarda yapımına başlanmış tüm köy halkının bağışları ile yapılmıştır. Cami diğerlerine örnek olacak türden bir dayanışma ile yapılmıştır. Köy halkı kendi imkanları ve hayır severlerin katkılarıyla inşaası kısa sürede bitirilmiştir. Eski ismi Çalkebir olan köyde o dönemin ağalarından olan Ahmet Ağanın oğlu Musa’nın camiye 250 dönüm arazi bağışladığı bilinmektedir. Yıllardır süre gelen yardımlaşma diğer köylülerce de devam ettirilip bir geleneğe dönüşmüştür. Günümüzde hala köylüler zaman zaman cami ihtiyaçları için arazilerini bağışlamaktadır.
Boğaziçi köy halkı olarak geçmiş ile bağlarını koparmayan ve gelecek nesillere tarihini, kültürünü aktaran köylerimizdendir. Caminin yıllardır yemek ikramlarının yapıldığı, hayır yemeklerinin yenildiği zemin katı bir aş evi ve kültür evi olarak hizmet vermektedir.
Şehir camilerinin alt katları ticarethaneye dönmüş, market,bakkal , berber ,tekstil gibi değişik mağazalar olduğunu görüyoruz esas asli hizmet alanlarından uzaklaşılmış.
İnsanlara hizmet etmek isteyen belediye başkanları yer sorununu bahane etmemelidir. İstendiğinde hizmet noktalarının sayısının artırılabileceği camilerden faydalanılmalı. Camiler fakir fukara insanlarımızın en kolay ulaşabileceği konumdadır.
Her cami imkanlar dahilinde Boğaziçi cami gibi yoksulu doyuran aş evleri olarak düzenlemelidir. Gerektiğinde diyanet işleri bütçesinden de bu aş evlerine ödenek ayrılmalıdır. Kira gideri olmayan belediyeler bu noktada yemek fiyatlarını ucuz tutarak kaliteli bir şekilde halka ulaştırabilir.
İnsanın değişen dünyasında değişmeyen paylaşma kültürünü geleceğe taşımalıyız. Geçmişte köylerde misafirin konaklayacağı köy odaları yakın zamana kadar köylerde hizmet veriyordu. 1980’li yıllara kadar her mahallede bir köy odasının varlığı biliniyordu. 1950’li yıllardan başlayan şehirlere ağır ağır göçler ve o dönem açılan oteller bu kültür varlığımızı yok olmaya mahkum etmiştir. Türk kültüründe misafir ağırlamak önemlidir. Boğaziçi köyünde, köye gelen bir satıcı veya gezginin konaklayacağı yerler yıllarca korunmuştur. Şu an Boğaziçi mahallesinde bir adet köy odası bulunmaktadır. Bu köy odaları tarihi görevini geri almak için yetkililerden ilgi ve bakım bekliyor.
Türk sanat tarihi açısından önemli olan ahşap camilerimiz Anadolu Selçuklu dönemi mimarisinin güzel birer örnekleriydi. Ayrıca avlulu camilerimiz en güzel örneklerindendir. Selçuklu ve Osmanlı dönemi camilerin düz taban avlulu camiler şeklinde yapıldığını görüyoruz. Bir çok caminin avlusunun kenarında olan dükkanlar bugünlerde cami altlarına yapılarak bir çoğu şehirlerde ticaret haneye dönüştürülmüş.
Büyükşehir belediyeleri şehir merkezlerine yeni yeni kent lokantası açılışlarını yapıyorlar. İlçe belediyeleri yeni düzenlemeyle beraber köy statüsünden mahalleye dönen yerlere de kent lokantası açmalı.
AHMET AKBAY